Selçuk Kozağaçlı: “Yargıyla olan ilişkimizi güvensizlik üzerine inşa etmeliyiz” – VİDEO
19/02/2020Dün, Mayıs-Haziran 2013’te İstanbul’da başlayan ve zamanla Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle biri tutuklu 16 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın da aralarında olduğu dokuz kişi beraat etti.
Gezi Parkı Davası’nda tüm sanıkların beraat etmesi ve ardından tutuklu sanık Osman Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimi ile alakalı bir başka dosyadan gözaltı kararı verilmesi dünya çapından siyasetçilerin, uzmanların ve birçok insanın gündemindeydi. Konuya dair sosyal medya üzerinden binlerce paylaşım yapıldı. Konuyla ilişki olan paylaşımlardan birisi çok dikkat çekti. Selçuk Kozağaçlı’nın 2014 yılının Mart ayında Mirgün Cabas’ın sunduğu Mirgün Cabas’la Her Şey adlı programda yaptığı konuşma çok fazla etkileşim aldı.
Söz konusu videoda Çağdaş Hukuk Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı insanların yargı ile kurduğu ilişkiye dair fikirlerini açıklıyor. Video, Kozağaçlı şunları ifade ediyor:
“‘Yargıya artık güvenemiyoruz’ diye bir sızlanma vardı. Şöyle bir şey anlatıyım: Üniversite sınavı tarzı şeyler hapishanede yapılıyor ve oraya öğretmenler, infaz personelleri katılıyor. Oradaki bir sınavda, tutsaklar soru soruyorlar öğretmene ya da infaz personeline. O da diyor ki ‘bilmiyorum’. ‘E sen nasıl öğretmenlik yapıyorsun, Allah Allah, çocuklarımızı kime emanet ediyoruz’ diyorlar tutsaklar…
“Yargıya güvenmemeliyiz”
Şimdi insan yargıya bakınca şöyle bir düşünüyor kime emanet etmek durumundayız kendimizi diye… Ben yargıya güvenmenin bir zorunluluk olduğuna inanmıyorum. Tam tersini önereceğim, yargıya güvenmemeliyiz mümkünse. Yargı halk ilişkisi bir güven üzerine kurulmamalı, hatta mümkünse güvensizlik üzerine inşa etmeliyiz yargıyla olan ilişkimizi. Siyasal iktidarla ve büyük para sahipleriyle ilişkimizi mümkün olduğu kadar güvensizlik temelinde kurarsak daha sağlıklı olabilir ilişki. Ancak o zaman ‘denetleyebiliriz’ ve eğer mümkünse ve uygunsa ellerinden kötüye kullandıkları gücü alabiliriz.
Bence soru şu değil dolayısıyla; ‘yargıya güven nasıl yeniden sağlanabilir?’ ya da ‘yargı nasıl tekrar düzene girer?’ ya da ‘yargıç güvencesi yeniden nasıl inşa edilir?’
“Daha iyi bir şey yapılabilir”
Bence etmeyelim inşa… Yani bu 80 yıldır kuramadığımız bir düzen, hatta 300 yıldır kurulamayan bir düzen, kurulamaz da. Kötüye kullanılmaya meyyal bir pozisyon bu, yargının bu hali. ben daha basit bir hesap yapalım diyorum, biz daha basit bir hesap yapalım diyorum: ‘Kimiz biz? Yoksullar ki çok büyük bir kalabalık bu; bunun içerisine çeşitli nedenlerle mağdur edilmiş Kürtleri, Alevileri, işçileri, kadınları, çeşitli tercihleri nedeni ile mağdur edilmiş insanları kattığımızda çok büyük bir kalabalık çıkıyor. Daha iyi bir şey yapılabilir diye inanıyorum.“