DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi için Eğitim-Sen’den rapor: ‘Tepeden inme’ kararlar yerine görüşler dikkate alınmalı
05/06/2020Eğitim Sen 3 No’lu Üniversiteler Şubesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nün Güzel Sanatlar Fakültesi ile ilgili kararlarına ilişkin bir değerlendirme raporu yayımladı.
Duvar‘dan Nuray Pehlivan’ın haberine göre, Güzel Sanatlar Fakültesinin Tınaztepe Kampüsü’ne taşınması sonrası yaşanan gelişmelerin aktarıldığı raporda, pandemi sonrası karşılaşılacak sorunların tespitlerine yer verilerek Rektörlük’ten, atılması planlanan her adımın şeffaf ve demokratik süreçler işletilerek atılması için gerekli çabayı sarf etmesi talep edildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, İzmir’in Narlıdere ilçesinde bulunan Güzel Sanatlar Fakültesi binasının depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle taşınmasına karar vermişti. Öğrenci ve akademisyenler üniversite kararına, ‘Tınaztepe’de eğitim imkânlarının yetersiz olduğu’ yönünde defalarca itiraz etmişti.
‘Fakülte paydaşlarını zor günler bekliyor’
Koronavirüs salgını sonrasında yeni binanın inşaatı için sürecin başladığını açıklayan DEÜ rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar “Balçova’daki yerleşkemizin geçmişte olduğu gibi gelecekte de sanatın merkezi olmasını arzuluyoruz. Bu yüzden başından beri yerinde dönüşümü savunduk. Amacımız içinde derslikleri, atölyeleri, büyük bir sahnesi ve sergi alanı olan bir sanat kompleksini, ülkemizin ve güzel kentimizin kültür-sanat hayatına kazandırmak olacak” dedi.
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şubesi ise Prof. Dr. Hotar’ın bu açıklamasını gerçekçi olmaktan uzak olarak nitelendirdi. Ortaya çıkacak sorunlara karşı bu açıklamanın yapıldığı kaydedilen raporda, “Sayın Rektörün bu açıklamalarının olası iki nedeni vardır. Öncelikle, Covid-19 pandemisi sonrasında GSF eğitiminin artık Tınaztepe’deki rektörlük binalarında yapılamayacağının anlaşılması ve sonrasında ortaya çıkması muhtemel sorunlara karşı “biz süreci başlattık” diyerek sorumluluktan kurtulma hamlesi olduğunu düşündürtmektedir. İkinci olası neden, pandemi sonrasında GSF’de hiçbir şekilde yeterli düzeyde eğitim verilemeyeceği ortaya çıkacağından fakülte paydaşlarını zor ve kötü günlerin beklediğinin şimdiden görülebilir olmasıdır” İfadeleri kullanıldı.
‘Öğretim elemanları bilimsel ve sanatsal üretim yapamıyor’
Güz döneminin tamamı, bahar döneminin salgına kadar olan bölümünde uygulama derslerinin büyük bir bölümünün yapılamadığı belirtilen raporda, GSF’nin Tınaztepe Kampüsü’ne taşınması sonrasında karşılaşılan sorunlara ilişkin şu tespitlere yer aldı:
– “10-15 öğrenci alabilecek mekânlarda kimi zaman 30 kişi ile ders yapılmak zorunda bırakılmıştır. Diğer kuramsal dersler için İnkılap Tarihi Enstitüsü, kütüphane gibi yerlere gidilmek zorunda kalınmakta ya da bazı öğretim elemanları odalarında ders yapmaya zorlanmaktadır. Daha da ilginci dersler için programlarda ‘derslik dışı mekân’ ifadesi kullanılarak tüm yük hocaların üzerine yıkılmıştır.
– “Heykel, seramik ve cam, müzik bilimleri, geleneksel Türk sanatları, tekstil ve moda tasarımı, grafik bölümlerinin uygulamaya dayalı stüdyo ve atölye derslerinin neredeyse tamamı hala yapılamamaktadır.
– “Rektörlük için yapılmış binada derslik oluşturulabilmesi için GSF öğretim elemanları unvan gözetmeksizin sayıları iki ila altı arasında değişecek biçimde odalarda ‘tıkıştırılarak’ kurum içinde bilimsel ve sanatsal üretim yapamayacak duruma getirilmişlerdir. Bu konuda da ayrımcılık yapılmış, Konservatuvarda görevli sözleşmeli personel de dahil tüm öğretim elemanlarına birer oda tahsis edilirken GSF öğretim elemanları sırf taşınma sırasında rektörlüğü aceleci davranmamaları, taşınma sonrasında eğitimde sorunlar olacağı yönünde uyardıkları için 6 kişi bir odada oturmaya zorlanarak adeta cezalandırılmışlardır.
‘Araştırma görevlileri yeniden atama(ma) ile tehdit edildi’
Taşınma öncesi ve sonrasında bölümlerin özgün sorunlarının yanında genel sorunların da ortaya çıktığı aktarılan raporda rektörlük ve dekanlığın demokratik olmayan uygulamalarına ilişkin şu gözlemlere yer verildi:
– “En deneyimli akademisyenler taşınma sürecinde devre dışı bırakılmış, eğitimde karşılaşılacak sorunlara ilişkin görüşleri ve çözüm önerileri dikkate alınmamıştır. Aksine bazı öğretim elemanları hedef gösterilerek tüm fakülte üzerinde sistemli biçimde baskı ve mobbing uygulanmaya başlanmıştır.
– “Aralarında dekanlık ve bölüm başkanlığı gibi idari görev yapmış olanlar da bulunmak üzere, altı öğretim elemanı hakkında soruşturmalar açılmıştır. İki öğretim elemanına hiçbir ceza verilmez iken diğer dört öğretim elemanına hukuksuz bir şekilde “kademe ilerlemesini durdurulması” cezası verilmiştir. Altı öğretim elemanından ikisi bu baskılara daha fazla dayanamayıp emekliliklerini istemişler ve okuldan ayrılmışlardır. Bu disiplin cezaları mahkemelerce bozulmuş ve rektörlüğün hukuksuzluğu verilen yürütmeyi durdurma kararlarında ortaya çıkmıştır:
– “Araştırma görevlileri yeniden atama(ma) ile tehdit edilmiş, ÖYP araştırma görevlileri de ‘YÖK’e haklarında olumsuz rapor yazılmakla’ tehdit edilmiştir.
– “Taşınmaya direnen öğrencilere, bir ay uzaklaştırma cezası verilmiştir. Öğrencilere verilen cezalar da benzer şekilde mahkeme tarafından bozulmuştur.
– “Süreç boyunca görüş belirten, itiraz eden akademisyenlere görev vermeme, bezdirmek amacıyla alt görev verme rutin uygulamalar haline dönüşmüştür. İlk önce lisans ve lisansüstü jüri üyeliklerinden çıkartma biçiminde başlayan haksız uygulamalar, özellikle belirli öğretim elemanları hedef alınarak sistemli hale gelmiştir.
– “Taşınma süreci içinde fakülte akademisyenlerinin Rektörlük ile kurmaya çalıştıkları iletişimi engelleyen dekan vekilinin bölümlere ve anasanat dallarına vekâlet etmesi durumun vahametini daha da arttırmıştır.
– “GSF Dekan Vekili ve GSE Müdürü, taşınma sırasında ve sonrasında olduğu gibi pandemi sürecinde de sorunları Fakülte ve Enstitü kurullarına taşımamış, öğretim elemanlarının görüş ve çözüm önerilerini dikkate almamışlardır. Eğitime ilişkin ortada onca sorun varken ve birçok ders yapılamazken her iki yönetici de sanki ortalık güllük gülistanlıkmış, eğitim en iyi koşullarda sürdürülüyormuş gibi açıklamalar yaparak gerçekleri ve kendi sorumluluklarını gizlemeye devam etmiş ve etmektedirler.
‘Mekânlar, sosyal mesafe kuralları ile eğitime uygun değil’
Raporda, önümüzdeki eğitim döneminde GSF’nin çok daha büyük sorunlarla karşılaşacağı vurgulanarak zaten sorunlu olan eğitimin yapılamayacak düzeye geleceği dile getirildi. Eğitimi aksatacak nedenler ise şu şekilde sıralandı:
– “Halihazırda yetersiz olan mekânlar normalleşme sonrasında uygulanacak sosyal mesafe kuralları nedeniyle eğitim verilmesine uygun değildir.
– “Tınaztepe Kampüsü’ndeki binada kalabalık dersler için yalnızca 3 tane amfi bulunmakta olup bunlar yan yana koltuklardan oluşmaktadır. Koltuk sayısına göre birisi 200, diğer ikisi 100’er kişiliktir. Sosyal mesafenin en az 1 metre olacağı göz önünde bulundurulursa 200 kişilik amfide 50, diğerlerinde 25’er kişi ders yapabilecektir.
– “Kuramsal derslerin yapıldığı sınıf olarak tahsis edilmiş diğer odalar, halihazırda mevcut ihtiyaca uygun değilken önümüzdeki süreçte yarısını bile karşılayamayacak duruma gelecektir. Normalde en fazla 10-15 öğrenci kapasitesine sahip yaklaşık 28 m2’lik odada, taşınma sonrasında 20-30 öğrenci ile ders yapılmak zorunda kalınmıştır. Pandemi sonrasında bu odada en iyi olasılıkla yedi-sekiz öğrenci ile ders yapılabilir.
– “Örneğin Müzik Bilimleri Bölümü’nde taşınma sonrasında sekiz piyanodan yalnızca ikisi kullanıma konulabilmiş olup, bu piyanolar hiçbir penceresi olmayan merdiven altı, ardiye biçimindeki yerlere konularak eğitim verilmeye çalışılmıştır. Bu yerlerde hoca ve öğrencinin bir arada bulunarak ders yapmaları mümkün olamayacaktır.
– “Binanın havalandırma sistemi bulunmamaktadır. Tüm bina yalnızca ısıtma ve soğutma amaçlı klima sistemine sahiptir. Bina içerisinde herhangi bir virüslü kişiden hastalığın tüm binaya yayılma riski taşımaktadır.
– “GSF’nin lisans ve lisansüstü programlarına kayıtlı üç bini aşkın öğrencisi bulunmaktadır. Öğrencilerin aynı anda okulda bulunmaları ve derslere katılmaları durumunda giriş çıkışlarda sağlık kontrollerinin (basitçe ateş ölçme) sağlanamayacağı öngörülmektedir. Dolayısı ile fakülte içinde, dersliklerde ve kafeterya gibi ortak alanlarda aynı anda o kadar çok öğrencinin bir arada bulunmasının pandemiyi tetikleyeceği ve birçok kişinin sağlığının tehlikeye atacağı açıktır.
– “Taşınma sonrasında binanın fiziksel olanakları yetersiz kalacağı için GSF öğretim elemanları oldukça küçük sayılabilecek odalara iki ile altı kişi birlikte oturacak biçimde yerleştirilmişlerdir. Şayet öğretim elemanlarına unvan ve görev durumlarına göre mekân tahsis edilmiş olsaydı binada eğitim verilecek yer olmadığı ortaya çıkacaktı. Hal böyle iken öğretim elemanlarının sosyal mesafe kuralları uyarınca aynı odalarda mesaiye zorlanmaları, oldukça ciddi problemler yaşanmasına neden olacaktır.
– “GSF Dekan Vekili ve GSE Müdürü, taşınma sırasında ve sonrasında olduğu gibi pandemi sürecinde de mevcut sorunları fakülte ve enstitü kurullarına taşımamış, öğretim elemanlarının görüş ve çözüm önerilerini dikkate almamışlardır.
‘Eğitimin nasıl yapılacağına ilişkin kararlar alınmalı’
DEÜ rektörlüğünün GSF’nin 2020-2021 öğretim yılı için hem öğrenci hem de çalışanlar için yeni “çözümler” üretmesi ve bunun için “tepeden inme” kararlar yerine fakülte öğretim elemanlarının görüşlerinin dikkate alınması gerektiği belirtilen raporda, Eğitim Sen 3 No’lu Üniversiteler Şubesi tarafından önerilen çözüm önerileri ise şöyle:
– “Pandemi sürecinde uygulanan uzaktan eğitim programlarının GSF ve GSE özelinde (hatta en azından lisansüstü düzeyde diğer enstitülerde) belli başlı kuramsal derslerin ve özellikle lisansüstü eğitim için uygulanmaya devam etmesi planlanmalıdır.
– “GSF’nin eski yerine taşınmasının en iyi olasılıkla dört-beş yıldan önce mümkün olmadığı ortadadır.
– “Fakülte ve enstitü kurullarının acilen toplantıya çağrılarak gerekirse önümüzdeki yetenek sınavlarının iptal edilmesi ve 2020-2021 yılı için öğrenci alınmaması dâhil eğitimin nasıl verilebileceğine ilişkin kararlar alması gerekmektedir.
– “Bu nedenle Rektörlüğün gerekirse üniversite dışı kurum ve kuruluşlardan destek alarak GSF eğitimine uygun yeni mekânlar bulması gerekmektedir. Bu noktada DEÜ rektörlüğünün GSF’nin eski yerine taşınana kadar sürdürülebilir ve sanat eğitimine uygun yeni mekânlar bulması için bir çalışma yapması ve gerekirse “biz her şeyi yaparız, güçlüyüz” mesajını, diğer kamu ve kamu dışı kurum ve kuruluşlardan yardım çağrısına dönüştürmesinin daha anlamlı bir çağrı olacaktır.”